Benim Köyüm.(yeni yazý)
Doðup büyüdüðüm , çocukluðumu yaþadýðým bu yer benim köyüm. Kiminin doðduðu yer ile çocukluluðunu yaþadýðý yer hep baþka baþkadýr; Çalýkuþu gibi gezdirilmek zorunda kalmýþtýr köþe bucakta hep .Çok þükür ki köyümde doðdum ,çocukluðumu ayný yerde yaþadým, ölüm dýþýnda ayrýlýklar ve hüzünler pek görmeden ben bu köyde büyüdüm.
Her çocuk gibi sevildiðimi,sevildiðim için de beni sevenleri sevmeyi , sevgisinden haberdar olamadýklarýmý bile nedensizce sevmeyi ,sevebilmeyi hep ben bu köyde öðrendim.
Bir masýrýn,bir çeþmeli marka nakýþ ipliðinin henüz bitmiþ makarasýný , bir telle küçük bir kafkas ,yýlgýn ya da kurumuþ hardal sopasýna tutturup ,bir domates yüklü kamyonu sürüyormuþ edasýyla; tarifi imkansýz mutlulukla, yol kenarlarýnda yalýn ayakla koþtura koþtura, sesimiz kýsýlana kadar avaz avaz, tamgaz kamyon haydadýk biz bu köyde.
Kabak arabasý yapmýþ bir arkadaþýmýza rastladýðýmýzda ; kendi küçük dünyamýzdaki oyunu býrakýp ,hep beraberce ; kabak arabasýný sýrayla sürerek ,paylaþýp daha mutlu olmayý,ha benim ha onun, demeyi öðrendik biz bu köyde.
Büyüklerimin eteklerine sarýlarak sorduðum sorularýn cevaplarýnýn baþka sorulara sebep olduðunu; öðrenmeninde ,öðretmeninde aslýnda ne çeþit yardýmlaþma ve zevk olduðunu ben bu köyün insanýndan öðrendim.
Oynadýðýmýz yumulgaç, komel,kuka gibi oyunlarda bile hile yapan büyüklerimize karþý, hiçte çekip gitmeden arkadaþlarýmýzla; ‘’mýzýk mýzýk makarna’’ diye topluca el çýrparak anlamýný bile henüz bilmediðimiz, bilemediðimiz bu tepkiyi(kýnama) yapmayý saf kalmak adýna ben bu köyün çocuklarýndan öðrendim.
Küçük kavgalarýmýzla bozuþtuðumuz arkadaþlarýmýzla barýþmak için bir mendil ýslatýr kurumasýný beklerdik.‘’Arkadaþýn küslüðü mendil kuruyana kadardýr’’ sözünü her sevimli ve masum kavgalarýmýz sonucu büyüklerimiz kulaklarýmýza tebessümle fýsýldamýþtýr bu köyde.
Bu köyde çocuk kavgalarýnda herkesin hep kendi çocuðunu suçlu buldugunun, kendi çocuðunun kulaðýný kendisinin burktuðunun,kimsenin bir baþkasýnýn çocuðuna ufacýcýk bir söz dahi söylemediðinin bu köyde þahidiyim ben.
Ýçimizden arkadaþlarýmýza karþý hiçbir pazarlýk yapmayý bilmedik,bu tür þeyler öðretilmedi bize bu köyde .
Küsmeyi de barýþmayý da; arkadaþýmýzla gene birlikte el ve parmak iþaretlerimizle ortak karografiler(küstüm ,bozdum, barýþtým iþaretleri) yapýp acýmýzý onlarla birlikte hissetmeyi öðrendik biz bu köyde. Belki de küslüklerimizin bir mendil kuruyacak kadar kýsa,barýþýklýklarýmýzýn da onca çocukluk hallerimize raðmen, olabildiðince uzun olmasýnýn sebebi; acýda da ,küslükte de , hoþlukta da hep beraber olmaktý,olabilmeyi baþarabilmekti ,birbirimizi her halimizden haberdar etmekti,her halimizi her þekilde hep beraberce paylaþmaktý,paylaþabilmekti...
Sütsal ve Roma dondurmacýlarýnýn arkasýndan koþardýk ,bir dondurmayý ,bazan birkaç arkadaþ birlikte yerdik.Avuçlarýmýzdaki terden sýrýlsýklam olmuþ bozuk paralarla ortak bir top alýp maç yapmayý, yenilenleri kýzýdýrmamayý , her türlü oyundan sevinçle ayrýlmayý öðrendik biz bu köyde…
Avludaki fýrýndan yeni çýkmýþ sýcak ekmekte sana yaðý eritip o ekmeði tuzlayarak yemek, bize büyük doyumsuz bir keyifli ziyafet gelirdi.Sokakta bir þey kolay kolay yemezdik, yediðimizde mutlaka böler bazen bir küçüðümüzle ,bazen de bir büyüðümüzle üleþmek için büyüklerimizce tenbihlenirdik.
Mahalle de büyük bildiðimiz bizden birkaç yaþ büyük çocuklara abi derdik. Abilerimiz bizlere ,ailelerimizden sonra adabý muaþereti öðretenlerin en baþlarýnda gelirdi.Sokakta alýnan terbiye bile çaktýrmadan yuva sýcaklýðýnda verilirdi.
Hemen her çocuk yazlarý mutlak camide Elif-Ba' ya gönderilirdi.Ýlkokul beþi bitirenler için kýþlarý Secaaddin Hocaya gitmek adettendi.Hoca dediðimiz yer Kur'an Kursu idi.Kur'an öyle kimsenin kolay öðrenemeyeceði tecvitle disiplinli ama kolayca öðretilirdi.Kiþinin inançlý ,saðlam müslüman olmasýna sebep olan ;Ýslam itikadý(inancý),Ýslam ibadetleri, Ýslam tarihi (siyer) ve Ýslam Ahlaký dersleri alýnýrdý, öðrenilirdi.Diyanetin resmi diplomasý ile eðitimin resmiliði ve kalitesi tasdik edilirdi.
Köyde her bir ev kocamandý, iki oda bir salon birde mutfaktý ,dýþarda çýkmasýnda seki si de vardý.Her bir ev kocamandý,içinde oturmak isteyen herkesi ama herkesi alýrdý.Dede , nene ,anne baba ,en az iki kardeþ ,amca, yenge ve de birkaç yeðen hepsi sýðardý.Evde birisinde olan sevinç herkesçe paylaþýlýr herkese yeter de artardý,üzüntü eþit olarak pay edilir, pek kimseye kalmazdý.
Evlerde yüksek duvarlý avlular,büyük demir kapýlar nerde ise hiç yoktu.Bir evde piþen yemekten komþuya aþ’ý soðutmadan yetiþtiren küçük bir çocuktu.
Büyüklerimiz bize göre her þeyi bilirdi , onlar büyüktü . Köyümüzdeki ,o yýllarda anca var olabilen, tek tük birkaç televizyonda gördüðümüz , Baki Kurtuluþ Ansiklopedisinde okuduðumuz onca yerler ,onca insanlar ve memleketler baþka dünyadan dý,bu dünya da sadece köyümüz ve insanlarý vardý.
Sanýrým köyümü sevmem çocukluðumu sevmem demek; Tersinden de söyleyebiliriz ,çocukluðumu sevmem , köyümü sevmem demek.Týpký televizyondaki þeyleri sevenin televizyonuda sevmesi gibi biþi.
Kimse bebekliðini bilmez,herkes çocukluðunu bilir.Çocukluðunu geçirmek yani yaþamak, hiçbir kopukluk olmadan tek bir yerde ,köy de, dolu dolu çocukluk yaþamak...
Çocukluk yaþamak demek; acý tatlý her olaya,güzel çirkin her söze safça, melekçe yaklaþmak, anlamaya çalýþmak demektir bence.Yaþadýðý her olayýn gerçek renklerini ve renk keskinliklerini,kokusunu , sevincini ve heyecanýný alýp (hiç farkýnda olmadan) vücudundaki yoðun ve karmaþýk kimyasal reaksiyonlarla hissel ve görsel olarak genetik yazýlýmlarla hafýzaya çelikten daha sert ve silinmez bir þekilde yazmak, hatta kazýmak demektir.Þimdi bizden hangimiz çocuklarýmýzýn ya da yeðenlerimizin silgilerinin hatta defterlerinin kokularýný ,o kitaplarýn cicili bicililiklerinin,týlsýmlýlýklarýnýn,cazibeliklerinin onlar kadar farkýndayýz .
Çocukken yaþayýp hafýzamýzda sakladýðýmýz herþey ;hisle, heyecanla, renkle,koku ile,yoðunlaþtýrýlmýþ binbir çeþit güzel duygu ile yapýþarak saklanýr ve de mana olarak bütünleþtirilir.Çocukluðumuzdaki hafýzamýza çocukluk yetisi olarak yerleþen bu hatýralar hatýrlanýnca da hatýrlanan sadece video formatýndaki kuru görüntüler deðildir.
Bence bu yüzden unutulmaz,bu yüzden hissel,heyecansal,rahatlatýcý,güvenli ve huzurlu bir haz verir çocukluðumuz ve onun hatýralarýný hatýrlamak.
Bu hatýralarda yaþadýðýmýz köy, onun yolu,taþý topraðý (bir türlü en az otuz yýldýr içemediðimiz suyu) bizim kadar özeldir,bizim kadar bizimdir.Her çocukluk hatýramýz köyümüzün bir köþesidir, köþesindedir.
Yýkýlan eski bir evde,kesilen bir aðaçta,çürümeye terk edilmiþ bir at arabasýnda, eskiciye satýlan bir hurda da hatýramýz vardýr.Köyün büyüklerine verilmiþ bir selamýmýz ,küçüklerimize adanmýþ bir mazimiz vardýr bu köyde.Bu köy bizim çocukluðumuzdur.
Hatýralarýmýz kadar özel ve kýymetli,çocukluðumuz kadar masum.Çocukluðumuzun köyü,bu köy…
Çocukluk,insan belleðinde, dünya da , bilinçle beraber ilk bilgilerin oyun tadýnda öðrenilip yazýldýðý, deneyimlerin saflýk ve nedensiz mutlulukla hafýzaya nakþedildiði, keþiflerin büyük ama kibirden uzak bir heyecanla önümüze her çýkanla paylaþýlmaya çalýþýldýðý ; sevginin, paylaþmanýn ,art niyetsiz arkadaþlýklarýn her çocukta alabildiðince yaþandýðý; dopdolu , sýmsýcak ,unutulmaz hatýralarýn oluþtuðu ,bütün bunlarý hatýrlamanýn ‘’bir ömre bedel ‘’ bir evresidir bence.
Sanýrým çocukluk nerde yaþanýrsa insan için orasý týlsýmlý, hiç yargýlanmadan sevilen,daima özlenen ve günün birinde tekrar bu çilekeþ hayattan uzaklaþmak için, ikinci çocukluðumuzu yaþamak için ,yaþam döngümüzü tamamlamak için huzurla sýðýnmak isteyeceðimiz ,döneceðimiz yer oluyor.
Köyüm;çocukluðumda herkesi tanýdýðým,tanýmadýðýmý köyümden yani kocaaa dünyamdan saymadýðým , herkesten kendimce emin olduðum, sokaklarýnda korkmadan gezdiðim,ucu bucu( koca dünyada )avucumdan bile küçük bir yer olsa da aklýmda fiziki boyutlarýný henüz çizemediðim; büyük , çok büyük bir yer…
Gelmek isteyen herkesi alabilecek kadar büyük bir yer benim köyüm.Benim için ucu bucu belli deðil…
Henüz mana aleminde tamam olup surete bürünüp vücut bulmuþ ,hudutlarý þekil almýþ bir yer deðil benim köyüm.
DÝPNOT :
.(Okurken bilemezdik tabi kýymetini ama tüm samimiyetimle ben þunu söleyeyim bir dipnot olarak yer açmak zorundayým; bütün hayatým boyunca okuduðum okullar ki imam hatip okulu da dahil, iki yüksek okul bir fakülte (bilgisayar mühendisliði) ve bir master programý ve bir düzine sertifika( ki uyduruktan deðil.) programý dahil hepsi bir tarafa ,ilkokul beþten sonra köyümde okuduðum Kur'an Kursu (Hoca) bir tarafa.Orda öðrendiklerimin üstüne dini olarak ta çok þey koymaya çalýþtým ama orasý kadar saðlam, kalýcý, bereketli,feyizli , iz býrakýcý hayat boyu faydasýný gördüðüm hiçbir þey olmadý.
Bu gün ibadetlerimi gönül huzuru ile yapmaya çalýþýyorsam bu Kur'an Kursu ve onun Mümtaz Hocasý evet sayýn Secaattin Hocamýz (Allah ondan razý olsun) sayesindedir.Evet ,aðaç yaþken eðilir.Ölümün yakýnlýðý canýmýzýn yanmaya baþladýðýnda anlaþýlýr.)