Üye Giriþi
Þifremi Hatýrlat Þifremi Hatýrlat
| |
Yeni Üyelik Yeni Üyelik

Bursa -M.K.PaþaBursa -M.K.Paþa
ORMANKADIORMANKADI
KöyüKöyü
wwwwww
.ormankadi..ormankadi.
comcom


Basýn Bülteni Basýn Bülteni

Kaydol
E-Bülten E-Bülten

EtkinlikEtkinlik Kayýt Formu Kayýt FormuEtkinliklere kaydolmak için týklayýnýz
CanlýCanlý Yayýn Yayýn
UlaþýmUlaþým Krokisi Krokisi
SohbetSohbet Bölümü BölümüDolu dolu ve hoþça vakit geçirmek için
DavetDavet Bölümü BölümüTanýdýklarýnýzý çaðýrýn sitemizi canlandýrýn
ÝletiþimÝletiþim Formu Formuinfo@

Çeþitli Bilgiler Çeþitli Bilgiler


BÝR AYET BÝR AYET

BÝR HADÝS BÝR HADÝS

Reklamlar Reklamlar

MAKALE / MURAT KALÝÇ


defa gösterilmiþtir
PSÝKO-SOSYOLOJÝK BÝR REALÝTE OLARAK DIÞGÜDÜMLÜ DÝNDAR(LIK)

PSÝKO-SOSYOLOJÝK BÝR REALÝTE OLARAK DIÞGÜDÜMLÜ DÝNDAR(LIK)

Bir damla sudan yaratýp, son merhaleye kadar her daim yaný baþýnda olduðu kulu ile Rabbi arasýndaki çok özel ve nazenin bir baðdýr din duygusu. Bu tecrübenin büyüyüp kök salmasý yahut dalýnda kurumasý, kiþinin Allah’la kurduðu baðlantýnýn kuvvetiyle orantýlýdýr. Bu itibarla, araya baþka uyarýcýlar girmeden Yaratanla saðlanacak doðrudan temas, dinî yönelimin istikamet kalitesini gösterir. Hal böyleyken, sezgisel boyutu aðýr basan ve birçok deðiþkenden etkilenen insan için zikredilen doðru frekansý yakalamak her zaman mümkün olmaz. Bu yörünge kaybýna sebebiyet veren en önemli etken ise kiþinin dinî algý ve olgularý, anlam dünyasýnda saðlam bir zemine oturtmadan yaþama konu etmesidir.

Tam da bu noktada, kiþilerin dinî duygu ve düþüncelerinin farklý formlarý olduðunu çift kutuplu bir yöntemle ele alýp kavramsallaþtýran Amerikalý psikolog Gordon Allport’a (ö. 1967) kulak vermek yerinde olacaktýr. Kiþilik özelliklerinden yola çýkan Allport, dindarlýk tipolojilerini bireyin dini yaþama biçimi ve bu konudaki samimiyeti baðlamýnda ele almýþtýr. Allport’un bahsi geçen kuramýna göre, üçüncü bir tasnifte kendine yer bulamayacak dindar, Allah ile olan iliþkisinde ya içgüdümlü ya da dýþgüdümlü bir yol takip eder. Bu meyanda, içgüdümlülük ve dýþgüdümlülük tasnifinde toplumsal özellikler yani örf, önemli bir fonksiyon icra etmektedir.

Ýçgüdümlü dindarlýk anlayýþý, hayata dinî perspektiften bakmaya ve diðer bütün düþüncelerin üstünde kabul edilen din olgusuna, mutlak bir þekilde teslim olmaya dayanýr. Dolayýsýyla bu dindarlýk tipinde din, içselleþtirilmiþ biçimde merkezî öneme sahiptir. Dinini zevkle yaþayarak inancýný benimsemek ve ona uygun yaþamak isteyen bu tipolojideki bir birey için din, amaç haline gelmiþtir. Bu bakýmdan içgüdümlü eðilimde, din realitesinin kendi içinde bir gaye olduðunu ve baþka bir amaca ulaþmak için araç vazifesi görmediðini söylemek mümkündür. Söz konusu husus, Allah’ýn kullarýndan istediði bir deðerdir ayný zamanda. Nitekim Kur’an-ý Kerim’de geçen; “Allah’a gönülden katýksýz baðlý kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karþý gelmekten sakýnýn, namazý dosdoðru kýlýn ve müþriklerden olmayýn.” (Rûm, 30/31) ayeti, bu hassasiyeti vurgulayan önemli bir detaydýr.

Öte yandan, temel motivasyonlarýný dinde bulan içten doðma dinî eðilime sahip bir kimse, maddi potansiyel ve ihtiyacý ne olursa olsun, buna tali derecede önem atfeder. Zira sözü edilen tutumun meydana getirdiði sekînet, içten denetimli dindarýn, hadiseleri hem kendisine hem de Allah’a baðlamasýndan kaynaklanmaktadýr. Tahkiki iman sahiplerinin bu durumu ise; “…Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!”(Âl-i Ýmrân, 3/173) sözünde karþýlýðýný bulmaktadýr. Fakat günümüzde özellikle olaðanüstü durumlarda her yönüyle tebarüz eden içgüdümlü dindarlýk anlayýþý reflekslerine, normal yaþam akýþýnda ne yazýk ki arzulanan ölçüde rastlanamamaktadýr.

Buna mukabil, “psikolojik ihtiyaçlar dini” veya “fonksiyonel din” olarak da isimlendirilen dýþgüdümlü dindarlýk yaklaþýmýnda, dinî deðerler birinci derecede önem ve anlam taþýyan bir konuma sahip deðildir. Daha çok, kiþisel istek ve amaçlara ulaþmada yardýmcý/yararlý bir araç mesabesinde olan din; toplumda mevki elde etme, baþkalarý nezdinde itibarlý olma, korkularý yatýþtýrýp güven temin etme, sýkýntýlar için teselli, yoksunluklar için telafi gibi insanî birçok istek ve ihtiyacý karþýlamada elveriþli bir vasýta durumundadýr. Özetle, içgüdümlü dindarlýk anlayýþýyla taban tabana zýt yapýda olan bu zihniyette din, benliðin hizmetinde ve savunmasýnda kullanýlan bir araçtýr.

Bu noktadan hareketle ifade edelim ki dýþgüdümlü dindar, kendi istek ve ihtiyaçlarýyla uyumlu hale getirmek için dinin temel ilkelerini deðiþtirmeyi göze alabilen bir yapýdadýr. Böylece, dinî deðerlere uymanýn aksine, dinî deðerleri kendisine uyarlar. Yaratanýn hoþnut olmadýðý bu durum;“…Ayetlerimi az bir karþýlýða deðiþmeyin ve bana karþý gelmekten sakýnýn.” (Bakara, 2/41) ayetiyle açýkça ifade edilmiþtir. Zikredilen ayetin iþaretiyle, dinini kiþisel/maddi çýkarlarý için kullanýp yanlýþ yorumlayanlara, haramlarý helal, helalleri haram göstermeye kalkýþanlara karþý kesin bir uyarýda bulunulmuþtur.

Bireysel beklentilerin son derece önem arz ettiði bu dindarlýk türünde kiþi, içinden gelmeksizin ve bencilliðinden vazgeçmeksizin Allah’a yönelmektedir. Dolayýsýyla, bahsedilen seçmeci yaklaþýmýn ruhunda, tehlikelerle karþýlaþýldýðý anda kiþisel emniyeti içeren, faydacý bir yönelim söz konusudur. Bu baðlamda dýþgüdümlü dindar, dua ve ibadeti Allah’a karþý sorumluluk ve kulluk bilincinin/görevinin bir gereði olmaktan çok, baþý sýkýþtýðýnda baþvurulan geçici bir iliþki olarak algýlar. Sonuçta da Allah’ý, kendi kiþisel isteklerini yerine getirmeye hazýr ya da yerine getirmesi gereken bir konumda görür. Hal böyleyken bu psikolojinin tutarsýzlýðý, Kur’an-ý Kerim’deki;“Denizde size bir sýkýntý dokunduðunda, bütün taptýklarýnýz (sizi yüzüstü býrakýp) kaybolur, yalnýz Allah kalýr. Fakat sizi kurtarýp karaya çýkarýnca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.” (Ýsrâ, 17/67) ayetiyle gözler önüne serilmiþtir. Kur’an’da imanýn deniz, inkârýn da kara metaforuyla betimlendiði bu ruh hali, önceleri nemli kültür refleksi olarak gözlemlenirken, bugün karasal iklimlere de sirayet etmiþtir.

Meseleye bu perspektiften yaklaþýldýðýnda, fesâd-ý zamanýn yaþandýðý günümüzde iþ, siyaset, spor, sanat vb. alanlarda eskiye nispetle gri, puslu, pastel ve çift yüzlü bir hava müþahede edilmektedir. Dolayýsýyla bugün, taraflarýn arasýný tayin eden ne keskin çizgiler ne de uðruna can verilecek ütopik idealler kalmýþtýr. Kutup bölgeleri daralarak ekvator çevresi geniþleyen söz konusu sosyo-kültürel fotoðraf, yaþanan coðrafyada kýrsalýn hoyratça boþalmasý ve kent hazýmsýzlýðý olarak yansýma bulmuþtur. Tam da bu aþamada, alt kültürün beraberinde getirdiði dinî birikimin kent kültürüyle kaynaþmasý sonucu, fýtrî olmayan nevzuhur bir dinî yönelim tarzý ortaya çýkmýþtýr. Özetle, bütün bu olan bitenden doðal olarak hem din hem de dindar, nasibini almýþtýr.

Bu meyanda, nesebi sahih dinî bilgi ve tecrübe yerine, farklý mahfillerden veya sanal dünyalardan damýtýlmýþ referanslarla dinî ilgi ve ihtiyaçlarýný þekillendiren ve böylece merkezden ayrýlarak çevreye yerleþen banliyö dindarýnýn, “bu ne perhiz bu ne lahana turþusu” dedirtecek cinsten senkronik olmayan bazý tepki ve tavýrlarý, dikkat celbetmekte ve dine mâl edilmektedir. Kiþiyi nifak kokan davranýþlara iten ve pasif ahlak tutumuna zorlayan böylesi bir dinî yaklaþýmýn öznesi mesabesindeki dindardan sadýr olan her türlü iþ ve iþleme artýk þüpheyle bakýlmakta; bu temkinli bakýþ açýsý neticesinde zihinlerdeki Müslüman kimliði, teþhis edilemez hale gelmektedir.

Örneðin, dinî logolu bir tv kanalýnýn gündüz kuþaðýnda yayýnlanan kadýn programýnýn stüdyosuna makul bir ücretle getirilmiþ muhafazakârlarýn(!), kendilerine beþ dakika öncesinde sunulan bir figürasyona aðlarken, sonrasýnda stüdyo þefinin direktifiyle kadýnlý erkekli halaya durmalarý, bu paradoksal resmi okumak için belki bir ipucu olabilir. Ya da çekeceði faizli krediyi sað eliyle hesaplayan banka memuresine, sol elle çay içmesinden dolayý sert uyarý çeken hacý aðabeyin malum tavrý, gelinen noktayý göstermesi açýsýndan fikir verici bir done olarak görülebilir.

Dünyevî birtakým menfaat ve maslahatlar uðruna, Rabbi ile kurduðu en özel irtibatý bile hýrpalayan dýþgüdümlü dindarý bu þekilde bir davranýþ kalýbýna sevk eden amil, Ýngiliz psikolog John Bowlby’ýn (ö. 1990) temellerini attýðý ve son zamanlarda yaþanan tecrübelerden sonra daha da önem arz eden baðlanma kuramýnýn bir türü olan saplantýlý baðlanma hastalýðýdýr. Dolayýsýyla zerreden kürreye, habbeden kubbeye her þeyin oldukça hýz kazanýp baþ döndürdüðü ve eþyaya olan iltifatýn tavan yaptýðý günümüz kapitalizm çaðýnda koparýlan fýrtýna sonucunda, dindar kesimin nezle olmamasý beklenmeyen bir netice olurdu. Zira eskiye oranla daha fazla baþörtü ve sakal popülasyonuna sahip muhafazakâr cenahýn dinî debisinin duygusal zamanlara göre oldukça düþük oluþu, akýllarda hala bir soru iþareti olarak güncelliðini muhafaza etmektedir.

Canlý organizmaya sahip olgularýn bozulmaya ve kokuþmaya baþladýðýnýn en önemli göstergesi, kullanýlan dilin ifade ettiði derûnî anlamýn kurtlanmaya baþlamasýdýr. Bu baðlamda, yüz yüze ve telefon yoluyla gerçekleþtirilen gündelik diyaloglarda sýkça rastlanan selamlý, Allah’lý dinî jargonun artýk kanýksanarak adamakýllý yýpratýlmasý, dinin/dindarýn sekülerleþip mekanikleþtiðinin önemli tezahürlerinden biridir. Buna ilaveten, resmî koridorlarýn alt katýnda dolanan býyýðý henüz terlemiþ takým elbiseli delikanlýlarýn veya geçmiþi ihya etmek isteyen orta yaþlýlarýn mahreç problemi yaþadýðý iðreti dinî söylem, din devasýnýn da týpký antibiyotik ilaçlarda olduðu gibi zamanýna, miktarýna ve muhatabýna riayet edilerek verilmesinin elzem olup olmadýðý sorusunu akýllara getirmektedir.

Diðer taraftan, zaman zaman katýldýðý cenaze namazlarý için abdest almak zorunda kaldýðýnda, alýþkanlýk kesbetmediðinden dolayý gusül abdesti almýþçasýna daðýnýk bir görüntü veren beyaz tenli acemi dindarýn, bir zamanlar çýkarlarý için sakýnca teþkil edebileceðini düþündüðü her türlü din tandanslý unsuru özgeçmiþinden ayýkladýðý bilinmektedir. Bununla birlikte, vakti zamanýnda çorap kokusuyla özdeþleþtirdiði dindar kesimle, dinin piyasa deðerinin yüksek olduðu dönemlerde, akçeli heyecanlarýndan dolayý ayný tastan çorba içmeyi iftihar vesilesi addeden bu alt tip dindar, olasý aksi bir rüzgârda gemiyi ilk terk edecekler listesindedir.

Sonuç olarak, uzaklardan kaynaklanýp buraya dökülen cümleler göstermektedir ki, fizik ve ötesiyle kurulmuþ karanlýk iliþkileri aydýnlýða çýkaracak yegâne kurtarýcý güç, kayýp ilaný verilerek altýna “hükümsüzdür” diye not düþülen samimiyet duygusudur. Bugün ancak dudaklarýn tercümaný olan kalpten bir defada aþk ile dökülecek Allah kelamýyla tekrar ahitleþeceðimiz bu kara gün dostu, sýcaklýðýyla hem yerin hem de göðün buz tutmuþ ruhunu çözecek ve hatýrý sayýlýr bir baþlangýcýn fitilini ateþleyecektir.

RESÝMLERRESÝMLER
YORUM GÖNDERYORUM GÖNDER
  Adýnýz Soyadýnýz :
  Mesajýnýz :
Not : Lütfen küçük harf kullanýnýz. Maksimum 500 karakter

Önemli Not : Gönderilen mesajlar sistem tarafýndan kayýt altýna alýnmakta olup site yöneticileri tarafýndan görülmektedir. Lütfen bu hususa dikkat edelim ve baþkalarýný rahatsýz edici mesajlar göndermeyelim.
Sayfa Üretim süresi :0,0312

© 2011 ormankadi.com
Ormankadý Köyü Web Portalý http://www.ormankadi.com

Tam Ekran